The Armenian Insurrection and the Great War
Özcan DEMİREL, Yabancı Dil Öğretimi, (Pegem Akademi, 8. Baskı, Ankara, 2014, 196 sayfa)
Kitap Tanıtımı
Özcan DEMİREL,
Yabancı Dil Öğretimi,
(Pegem Akademi, 8. Baskı, Ankara, 2014, 196 sayfa)
Dünyanın küresel bir köy haline geldiği günümüzde, farklı bir
ülkedeki siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik vb. alanlarda yaşanan olumlu
ya da olumsuz gelişmeler istesek de istemesek de, sonuçları itibariyle, diğer
ülkeleri de bir şekilde etkilemektedir. Bu etkinin sonuçları bazen o kadar
şiddetli ve o kadar tahrip edici olur ki söz konusu bu etkileri ortadan
kaldırmak çok uzun yıllar alabilir. Çağımız bilgi ve bilgiyi üretime
dönüştürme çağıdır. Gelişmiş ülkeler artık kaynaklarının birçoğunu ar-ge
yatırımlarına ayırarak eskiden farklı bilgilere ulaşmayı ve neticesinde ortaya
yeni bir ürün çıkarmayı hedeflemektedir. Dünya üzerinde şu ana kadar
ortaya konulan bilgileri insanlar üretti, fakat bu bilgiler de insanları
itekleyerek başka bilgilerin ortaya çıkmasına vesile oldu. Bilgiler farklı
süreçlerden geçerek teknolojik verilere evrilmekte, teknolojik gelişmeler ise
içinde yaşadığımız hayatımızı yeniden dizayn etmeye yardım emektedir.
Sözünü ettiğimiz bu sürecin oluşmasını ve gelişmesini sağlayan yegâne güç
ise insanoğlu ve onun sahip olduğu üstün meziyetlerdir. Bu nedenle
devletlerin yapması gereken en önemli ve en acil işlerden biri de kendi
insanlarına yatırım yapmak olmalıdır.
Ülkemizin her alanda gelişmesi ve ilerlemesi için yaşadığımız çağı iyi
takip eden genç beyinlere ihtiyaç vardır. Dünyayı ve dünyanın önemli
ülkelerindeki gelişmeleri yeteri kadar okumak ve yeteri kadar anlamak için
kendi anadilimiz dışındaki yabancı dilleri de iyi bir şekilde bilmeliyiz. Bu
büyük bir gereklilik olduğu kadar bir zorunluluktur da. Bilindiği üzere
Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinin ve dağılmasının nedenlerinden
biri de kendisi dışındaki toplumları ve o toplumlarda yaşanan değişimleri
yakından takip edememesidir. Düşünün ki Osmanlı yabancı ülkelerde geçici
elçilikler kurmaya Lale devrinden sonra karar vermiştir. Batı ülkelerinde
daimi elçiliklerin tesis edilmesi ise ancak III. Selim döneminden itibaren
192
Artuklu Akademi | Journal of Artuklu Academia 2016/3(2)
uygulamaya konulabilmiştir. Osmanlı en şaşalı ve en güçlü olduğu
dönemlerde nedense böyle bir düşünceye gerek duymamıştır. Hâlbuki
dünyanın diğer devletlerindeki gelişmeler doğru ve tutarlı bir şekilde takip
edilebilseydi, o toplumlardaki bilim ve teknoloji alanındaki dönüşümün
farkına varmak mümkün olabilirdi.
Türkiye’de bugün ilkokulda, ortaokulda, lisede ve üniversitelerde
çocuklara ve gençlere yabancı dil eğitimi verilmektedir. Her okul
kademesinde öğrencilerimize farklı programlar uygulanmakta ve onların
başarıya ulaşması için bir yabancı dile hakimiyet kazanmaları
amaçlanmaktadır. Bu yazımızda tanıtımını yapacağımız kitabın yazarının da
belirttiği üzere ilkokuldan üniversiteye kadar farklı saat ve farklı zaman
diliminde yabancı dil öğretimi yapılmasına rağmen bir türlü istenen başarı
ve fayda sağlanamamıştır. O halde yapılması gereken nedir? Bir başka
ifadeyle çocuklarımıza yabancı dili daha kaliteli ve daha etkili bir şekilde
nasıl vermeliyiz? Bunu başarmak için neler yapmalıyız?
Yabancı Dil Öğretimi adlı bu kitap işte bu sorulara bir nebze olsun
cevap vermek amacıyla hazırlanmıştır. Kitap, içindekiler ve önsöz hariç yedi
bölümden oluşmaktadır. Söz konusu bölüm başlıkları; “Türkiye’de Yabancı
Dil Öğretimi”, “Yabancı Dil Öğretim İlkeleri”, “Yabancı Dil Öğretim
Yöntemleri”, “Yabancı Dil Öğretim Teknikleri”, “Yabancı Dil Dersinin
İşlenişi”, “Yabancı Dil Dersinde Ölçme ve Değerlendirme”, “Yabancı Dil
Öğretim Etkinliklerini Planlama” şeklindedir. Bölüm başlıklarına
baktığımızda genelden özele doğru bir sıra takip edildiğini görüyoruz.
Kanaatimizce bu sıralama doğru ve yerinde bir sıralamadır. Çünkü
okuyucular istedikleri bilgilere hiyerarşik bir sıra içerisinde genelden özele
doğru giderek ulaşabileceklerdir. Her başlık da kendi içinde alt başlıklara
ayrılarak konunun daha belirgin ve daha net olmasına gayret gösterilmiştir.
Kitapta uzun ve karmaşık ayrıntılara yer verilmemiştir. İfadeler ise gayet net
ve amaca yöneliktir.
Yazara göre gerek ülkemizde yabancı dil öğretmekle görevli olanlar
ve gerekse Avrupa ülkeleri ile Türki cumhuriyetlerde, Türkçeyi ikinci
yabancı dil olarak öğretmeye çalışan öğretmenler, alanlarıyla ilgili
gelişmeleri yakından takip etmelidirler. Bu amaçla öğretmenler, hangi
seviyedeki öğrencilere ne kadar bilgi vereceklerini, bu bilgileri hangi
metotlarla sunacaklarını, öğrencinin ilgisini ve derse olan motivasyonunu
artırmak için hangi materyalleri kullanacaklarını iyi bir şekilde
belirlemelidirler. Dünyanın en iyi dil programı hazırlanmış olsa bile bunu
sınıfta öğrencilere aktaracak olan öğretmenlerdir. Öğretmen faktörü bu
anlamda eğitim-öğretimdeki en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle
öğretmenlerin mesleğini sevmesi, kendisini mesleğine adaması ve
mesleğinin onuru ve haysiyetini korumak için elinden geleni yapması
gerekmektedir. Bu kitapla ulaşılmak istenen temel hedef öğretmenlerde
kendi niteliklerine ve kendi bireysel yeteneklerine ait bir farkındalık
oluşturmaktır. Her öğretmen kendi yeteneklerinin sınırını, bilgi düzeyini,
kendini geliştirmek için neleri yapıp nelerden kaçınması gerektiğini kitapta
anlatılan bilgilerle karşılaştırıp eksik ve artı olan yönlerini kritik ederek ona
göre bir hareket planı gerçekleştirebilir. (bkz. Önsöz)
“Türkiye’de Yabancı Dil Öğretimi” isimli birinci bölümde yazar, yedi
ana başlık ile bunlara ait alt başlıklarla konuyu ele almaktadır. Bir ülkede
yapılan herhangi bir olayın ya da olgunun geçmişte yaşanan sürecini
bilmeden bugünü anlamak ve yarınlar için olumlu çıkarımlarda bulunmak
mümkün değildir. Tabi bu yapılırken ne geçmişe tamamen saplanıp kalmak
ne de geçmişi tamamen inkar etmemek gerekir. Bugün gelinen nokta bir
günlük veyahut iki günlük çabalar ve uygulamalar sonucunda gelinen bir
yer değildir. Yazar bu amaçla okuyuculara, ülkemizdeki yabancı dil
öğretiminin Tanzimat’a kadar olan devre ile Tanzimat sonrasını, cumhuriyet
dönemini, bugüne kadar ve hâlihazırda yabancı dil ile öğretim yapan resmi
okulları, özel Türk okullarını, özel yabancı okulları, ikinci yabancı dil
öğretimine başlanmasını ve Avrupa dil gelişim dosyasının bir panoramasını
sunmaktadır. Yazar bu süreci oldukça hiyerarşik bir sıra ile vermekte ve
okuyucuların bilgileri daha iyi içselleştirmesine katkı sağlamayı
amaçlamaktadır. Yazarın bu bölümde ele aldığı ana başlıklar ile alt
başlıklardaki içerik, okuyucuların yabancı dil öğretiminin diğer bölümlerde
anlatılan konularını anlamaya yönelik teorik alt yapıyı da oluşturmalarına
yardım etmektedir. (ss.1-29)
“Yabancı Dil Öğretiminin İlkeleri” adlı ikinci bölümde yazar, iki ana
başlık ile bunlara ait alt başlıklarla konuyu irdelemeye çalışmaktadır.
Bilindiği üzere öğretmenlerin sınıf ortamında temele aldıkları ilkelerin
onların yaptıkları eğitim-öğretim etkinliklerinin başarıya ulaşmasında ve
istenen verimin sağlanmasındaki rolü oldukça büyüktür. Dil; dinleme,
okuma, konuşma ve yazma olmak üzere dört becerinin bir araya gelmesiyle
oluşmaktadır. Öğretmenler, insanların en önemli iletişim aracı olan dili
öğretirken mutlaka bu dört temel beceriyi birlikte öğretmelidirler.
Bunlardan birinin eksikliği veyahut yokluğu dilin tam olarak öğrenilmesini
193
Ümmü Seher Gökkuş | Kitap Tanıtımı
Yabancı Dil Öğretimi, (Pegem Akademi, 8. Baskı, Ankara, 2014, 196 sayfa)
uygulamaya konulabilmiştir. Osmanlı en şaşalı ve en güçlü olduğu
dönemlerde nedense böyle bir düşünceye gerek duymamıştır. Hâlbuki
dünyanın diğer devletlerindeki gelişmeler doğru ve tutarlı bir şekilde takip
edilebilseydi, o toplumlardaki bilim ve teknoloji alanındaki dönüşümün
farkına varmak mümkün olabilirdi.
Türkiye’de bugün ilkokulda, ortaokulda, lisede ve üniversitelerde
çocuklara ve gençlere yabancı dil eğitimi verilmektedir. Her okul
kademesinde öğrencilerimize farklı programlar uygulanmakta ve onların
başarıya ulaşması için bir yabancı dile hakimiyet kazanmaları
amaçlanmaktadır. Bu yazımızda tanıtımını yapacağımız kitabın yazarının da
belirttiği üzere ilkokuldan üniversiteye kadar farklı saat ve farklı zaman
diliminde yabancı dil öğretimi yapılmasına rağmen bir türlü istenen başarı
ve fayda sağlanamamıştır. O halde yapılması gereken nedir? Bir başka
ifadeyle çocuklarımıza yabancı dili daha kaliteli ve daha etkili bir şekilde
nasıl vermeliyiz? Bunu başarmak için neler yapmalıyız?
Yabancı Dil Öğretimi adlı bu kitap işte bu sorulara bir nebze olsun
cevap vermek amacıyla hazırlanmıştır. Kitap, içindekiler ve önsöz hariç yedi
bölümden oluşmaktadır. Söz konusu bölüm başlıkları; “Türkiye’de Yabancı
Dil Öğretimi”, “Yabancı Dil Öğretim İlkeleri”, “Yabancı Dil Öğretim
Yöntemleri”, “Yabancı Dil Öğretim Teknikleri”, “Yabancı Dil Dersinin
İşlenişi”, “Yabancı Dil Dersinde Ölçme ve Değerlendirme”, “Yabancı Dil
Öğretim Etkinliklerini Planlama” şeklindedir. Bölüm başlıklarına
baktığımızda genelden özele doğru bir sıra takip edildiğini görüyoruz.
Kanaatimizce bu sıralama doğru ve yerinde bir sıralamadır. Çünkü
okuyucular istedikleri bilgilere hiyerarşik bir sıra içerisinde genelden özele
doğru giderek ulaşabileceklerdir. Her başlık da kendi içinde alt başlıklara
ayrılarak konunun daha belirgin ve daha net olmasına gayret gösterilmiştir.
Kitapta uzun ve karmaşık ayrıntılara yer verilmemiştir. İfadeler ise gayet net
ve amaca yöneliktir.
Yazara göre gerek ülkemizde yabancı dil öğretmekle görevli olanlar
ve gerekse Avrupa ülkeleri ile Türki cumhuriyetlerde, Türkçeyi ikinci
yabancı dil olarak öğretmeye çalışan öğretmenler, alanlarıyla ilgili
gelişmeleri yakından takip etmelidirler. Bu amaçla öğretmenler, hangi
seviyedeki öğrencilere ne kadar bilgi vereceklerini, bu bilgileri hangi
metotlarla sunacaklarını, öğrencinin ilgisini ve derse olan motivasyonunu
artırmak için hangi materyalleri kullanacaklarını iyi bir şekilde
belirlemelidirler. Dünyanın en iyi dil programı hazırlanmış olsa bile bunu
sınıfta öğrencilere aktaracak olan öğretmenlerdir. Öğretmen faktörü bu
anlamda eğitim-öğretimdeki en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle
öğretmenlerin mesleğini sevmesi, kendisini mesleğine adaması ve
mesleğinin onuru ve haysiyetini korumak için elinden geleni yapması
gerekmektedir. Bu kitapla ulaşılmak istenen temel hedef öğretmenlerde
kendi niteliklerine ve kendi bireysel yeteneklerine ait bir farkındalık
oluşturmaktır. Her öğretmen kendi yeteneklerinin sınırını, bilgi düzeyini,
kendini geliştirmek için neleri yapıp nelerden kaçınması gerektiğini kitapta
anlatılan bilgilerle karşılaştırıp eksik ve artı olan yönlerini kritik ederek ona
göre bir hareket planı gerçekleştirebilir. (bkz. Önsöz)
“Türkiye’de Yabancı Dil Öğretimi” isimli birinci bölümde yazar, yedi
ana başlık ile bunlara ait alt başlıklarla konuyu ele almaktadır. Bir ülkede
yapılan herhangi bir olayın ya da olgunun geçmişte yaşanan sürecini
bilmeden bugünü anlamak ve yarınlar için olumlu çıkarımlarda bulunmak
mümkün değildir. Tabi bu yapılırken ne geçmişe tamamen saplanıp kalmak
ne de geçmişi tamamen inkar etmemek gerekir. Bugün gelinen nokta bir
günlük veyahut iki günlük çabalar ve uygulamalar sonucunda gelinen bir
yer değildir. Yazar bu amaçla okuyuculara, ülkemizdeki yabancı dil
öğretiminin Tanzimat’a kadar olan devre ile Tanzimat sonrasını, cumhuriyet
dönemini, bugüne kadar ve hâlihazırda yabancı dil ile öğretim yapan resmi
okulları, özel Türk okullarını, özel yabancı okulları, ikinci yabancı dil
öğretimine başlanmasını ve Avrupa dil gelişim dosyasının bir panoramasını
sunmaktadır. Yazar bu süreci oldukça hiyerarşik bir sıra ile vermekte ve
okuyucuların bilgileri daha iyi içselleştirmesine katkı sağlamayı
amaçlamaktadır. Yazarın bu bölümde ele aldığı ana başlıklar ile alt
başlıklardaki içerik, okuyucuların yabancı dil öğretiminin diğer bölümlerde
anlatılan konularını anlamaya yönelik teorik alt yapıyı da oluşturmalarına
yardım etmektedir. (ss.1-29)
“Yabancı Dil Öğretiminin İlkeleri” adlı ikinci bölümde yazar, iki ana
başlık ile bunlara ait alt başlıklarla konuyu irdelemeye çalışmaktadır.
Bilindiği üzere öğretmenlerin sınıf ortamında temele aldıkları ilkelerin
onların yaptıkları eğitim-öğretim etkinliklerinin başarıya ulaşmasında ve
istenen verimin sağlanmasındaki rolü oldukça büyüktür. Dil; dinleme,
okuma, konuşma ve yazma olmak üzere dört becerinin bir araya gelmesiyle
oluşmaktadır. Öğretmenler, insanların en önemli iletişim aracı olan dili
öğretirken mutlaka bu dört temel beceriyi birlikte öğretmelidirler.
Bunlardan birinin eksikliği veyahut yokluğu dilin tam olarak öğrenilmesini
194
Artuklu Akademi | Journal of Artuklu Academia 2016/3(2)
engellediği gibi öğrenenlerin bir acziyet içerisine düşmelerine de sebebiyet
verebilir. Yazar bu gerçeklerden hareketle yabancı dil öğretiminin temel
ilkelerinden söz ederken ilk olarak bu dört temel beceriyi geliştirmeden
bahsederek işe başlamış devamında öğretim etkinliklerini önceden
planlama, soyuttan somuta doğru gitme, görsel ve işitsel araçları kullanma
gibi diğer ilkelerden örnekler vermiştir. Ortaya konulan ilkelerin tamamına
baktığımızda kitapta kısa ve öz bilgiler verildiğini, öğretmenlerin sınıf
ortamında söz konusu ilkeleri uygularken nasıl hareket etmeleri gerektiği
konusunda onlara önemli ipuçları sunulduğunu görmek mümkündür.(ss.
29-36)
“Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri” adlı üçüncü bölümde yazar, on bir
ana başlıkta konuyu anlatmaya çalışmaktadır. Yöntem, belirlenmiş bir
hedefe ulaşmak için izlenen en kısa yoldur. Yabancı dil öğretmenleri sınıfta
nasıl öğreteceklerini bilirlerse konu ne olursa olsun başarılı olurlar. Yöntem
seçimi doğru olursa, eğitim-öğretimin başarısı da o denli daha yüksek olur.
Ülkemizde geçmişten günümüze kadar yabancı dil öğretiminde birbirinden
farklı klasik ve çağdaş yöntemlerin kullanıldığı bilinmektedir. Bu bölümde
yazar, klasik ve çağdaş yabancı dil öğretim yöntemlerini sınıflandırırken,
1982 yılı ekim ayında Avrupa Konseyi ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın
ortaklaşa düzenledikleri Yabancı Dil Öğretim Programları adlı seminerde
belirlenen belli başlı öğretim yöntemlerini baz aldığını dile getirmektedir.
Türk ve Avrupalı dil uzmanları tarafından belirlenen ve kitapta ayrı
başlıklarda ele alınan bu yöntemlerden bazıları şunlardır: Dilbilgisi çeviri
yöntemi, düzvarım, kulak dil alışkanlığı, bilişsel öğrenme yaklaşımı, doğal
yöntem. Kitapta yabancı dil öğretim yöntemleri ele alınırken önce her
yöntemle ilgili kısa bir giriş yapıldıktan sonra yöntemin uygulamasında ne
gibi hususlara dikkat edilmesi gerektiği konusunda maddeler halinde bilgi
sunulmaktadır. Yöntemlerle ilgili teorik bilgi verilmesine karşılık uygulama
örnekleri neredeyse yok denecek kadar azdır. Kitabın diğer basımlarında bu
husus dikkate alınarak ilaveler yapılırsa daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.
(ss. 36-64)
“Yabancı Dil Öğretim Teknikleri” adlı dördüncü bölümde yazar, iki
ana başlık ile bunlara ait alt başlıklarla konuyu irdelemeye çalışmaktadır.
Yabancı dil öğretiminde kullanılan en yaygın öğretim teknikleri, bu
bölümde, grupla öğretim ve bireysel öğretim teknikleri olmak üzere iki
başlıkta ele alınmaktadır. Teknik, öğretmenlerin sınıf içinde yaptıkları
uygulamaların bütünü şeklinde ifade edilen bir kavramdır. Bir başka
ifadeyle teknik, öğretim yöntemlerinin uygulamaya geçirilme biçimidir.
Öğretmenlerin teknikler hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olması eğitimöğretim açısından oldukça önemlidir. Öğretim yöntemlerinde olduğu gibi
öğretim tekniklerinin de iyi bir şekilde uygulanması konuların öğrencilere
daha iyi kavratılmasının en önemli şartlarından biridir. Bunun farkında olan
ve uzun yıllar sahada öğretmenlik de yapan yazar, bu nedenle, öğretim
tekniklerinin en çok kullanılan ve tercih edilenlerini kitabına alarak
okuyucuların istifadesine sunmuştur. Beyin fırtınası, gösteri, soru-cevap,
drama ve rol yapma, benzetim, bilgisayar destekli öğretim gibi teknikler
hakkında kitapta kısa bir giriş yapılmakta, sonra sırasıyla ilgili tekniğin
özellikleri, uygulamada dikkat edilecek hususlar ve bazı uygulama
örneklerine yer verilmektedir. Öğretim teknikleriyle ilgili verilen malumata
bakıldığında oldukça yeterli ve yerinde olduğu görülmektedir. (ss. 64-98)
“Yabancı Dil Dersinin İşlenişi” adlı beşinci bölümde yazar, dört ana
başlıkta konuyu ele almaya çalışmaktadır. Bu başlıklar; dinleme öğretimi,
konuşma öğretimi, okuma öğretimi ve yazma öğretimidir. Dil öğretiminde
asıl olan bu dört becerinin geliştirilmesidir. İkinci bir yabancı dil öğrenen
kişiler önce duymalı, sonra konuşmalı, daha sonra da okuma ve yazmayı
öğrenmelidir. Bu sıralama önemlidir, mümkün olduğunca bu sıralamaya
riayet edilmelidir. Yazar, bu konuda, son dönemlerde yapılan
tartışmalardan da örnekler vermektedir. Bu dört temel becerinin sınıf
içerisindeki kullanım sıklığının yabancı dil öğrenenlerin amacına göre
değişeceğinden bahseden yazar, bu görüşün bazı dilbilimciler tarafından
sıklıkla dile getirildiğinden bahsetmektedir. Örneğin turistik amaçlar için dil
öğrenen kişilerde dinleme ve konuşma becerisinin gelişmesi ile akademik
çalışma yapan bir öğretim elamanında okuma ve anlama becerisinin
gelişmesi yapılan işle doğru orantılıdır. Ancak burada şunu da vurgulamak
gereklidir; bir dil becerisinin geliştirilmesi ve ona daha fazla önem verilmesi
demek diğerlerinin hiç öğrenilmemesi veyahut göz ardı edilmesi anlamına
gelmemelidir. Yazara göre yapılması gereken iş yabancı dil derslerinde
öğrencileri iyi tanımak, hangi amaçla okula geldiklerini tespit etmek ve ona
göre bu dört temel becerinin öğretilmesinde yüzdeler belirleyerek ona göre
bir hareket planı gerçekleştirmektir. Örneğin okuma becerisi %40 yazma
becerisi %20, dinleme becerisi %20 ve yazma becerisi %20 gibi. Tabi bu
oranlar öğrenciye, sınıf ortamına ve amaca göre değişkenlikler gösterebilir.
Bu amaçla kitapta söz konusu dört temel becerinin ne olduğu kısaca
anlatıldıktan sonra her temel becerinin nasıl uygulanacağı, uygulamada
195
Ümmü Seher Gökkuş | Kitap Tanıtımı
Yabancı Dil Öğretimi, (Pegem Akademi, 8. Baskı, Ankara, 2014, 196 sayfa)
engellediği gibi öğrenenlerin bir acziyet içerisine düşmelerine de sebebiyet
verebilir. Yazar bu gerçeklerden hareketle yabancı dil öğretiminin temel
ilkelerinden söz ederken ilk olarak bu dört temel beceriyi geliştirmeden
bahsederek işe başlamış devamında öğretim etkinliklerini önceden
planlama, soyuttan somuta doğru gitme, görsel ve işitsel araçları kullanma
gibi diğer ilkelerden örnekler vermiştir. Ortaya konulan ilkelerin tamamına
baktığımızda kitapta kısa ve öz bilgiler verildiğini, öğretmenlerin sınıf
ortamında söz konusu ilkeleri uygularken nasıl hareket etmeleri gerektiği
konusunda onlara önemli ipuçları sunulduğunu görmek mümkündür.(ss.
29-36)
“Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri” adlı üçüncü bölümde yazar, on bir
ana başlıkta konuyu anlatmaya çalışmaktadır. Yöntem, belirlenmiş bir
hedefe ulaşmak için izlenen en kısa yoldur. Yabancı dil öğretmenleri sınıfta
nasıl öğreteceklerini bilirlerse konu ne olursa olsun başarılı olurlar. Yöntem
seçimi doğru olursa, eğitim-öğretimin başarısı da o denli daha yüksek olur.
Ülkemizde geçmişten günümüze kadar yabancı dil öğretiminde birbirinden
farklı klasik ve çağdaş yöntemlerin kullanıldığı bilinmektedir. Bu bölümde
yazar, klasik ve çağdaş yabancı dil öğretim yöntemlerini sınıflandırırken,
1982 yılı ekim ayında Avrupa Konseyi ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın
ortaklaşa düzenledikleri Yabancı Dil Öğretim Programları adlı seminerde
belirlenen belli başlı öğretim yöntemlerini baz aldığını dile getirmektedir.
Türk ve Avrupalı dil uzmanları tarafından belirlenen ve kitapta ayrı
başlıklarda ele alınan bu yöntemlerden bazıları şunlardır: Dilbilgisi çeviri
yöntemi, düzvarım, kulak dil alışkanlığı, bilişsel öğrenme yaklaşımı, doğal
yöntem. Kitapta yabancı dil öğretim yöntemleri ele alınırken önce her
yöntemle ilgili kısa bir giriş yapıldıktan sonra yöntemin uygulamasında ne
gibi hususlara dikkat edilmesi gerektiği konusunda maddeler halinde bilgi
sunulmaktadır. Yöntemlerle ilgili teorik bilgi verilmesine karşılık uygulama
örnekleri neredeyse yok denecek kadar azdır. Kitabın diğer basımlarında bu
husus dikkate alınarak ilaveler yapılırsa daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.
(ss. 36-64)
“Yabancı Dil Öğretim Teknikleri” adlı dördüncü bölümde yazar, iki
ana başlık ile bunlara ait alt başlıklarla konuyu irdelemeye çalışmaktadır.
Yabancı dil öğretiminde kullanılan en yaygın öğretim teknikleri, bu
bölümde, grupla öğretim ve bireysel öğretim teknikleri olmak üzere iki
başlıkta ele alınmaktadır. Teknik, öğretmenlerin sınıf içinde yaptıkları
uygulamaların bütünü şeklinde ifade edilen bir kavramdır. Bir başka
ifadeyle teknik, öğretim yöntemlerinin uygulamaya geçirilme biçimidir.
Öğretmenlerin teknikler hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olması eğitimöğretim açısından oldukça önemlidir. Öğretim yöntemlerinde olduğu gibi
öğretim tekniklerinin de iyi bir şekilde uygulanması konuların öğrencilere
daha iyi kavratılmasının en önemli şartlarından biridir. Bunun farkında olan
ve uzun yıllar sahada öğretmenlik de yapan yazar, bu nedenle, öğretim
tekniklerinin en çok kullanılan ve tercih edilenlerini kitabına alarak
okuyucuların istifadesine sunmuştur. Beyin fırtınası, gösteri, soru-cevap,
drama ve rol yapma, benzetim, bilgisayar destekli öğretim gibi teknikler
hakkında kitapta kısa bir giriş yapılmakta, sonra sırasıyla ilgili tekniğin
özellikleri, uygulamada dikkat edilecek hususlar ve bazı uygulama
örneklerine yer verilmektedir. Öğretim teknikleriyle ilgili verilen malumata
bakıldığında oldukça yeterli ve yerinde olduğu görülmektedir. (ss. 64-98)
“Yabancı Dil Dersinin İşlenişi” adlı beşinci bölümde yazar, dört ana
başlıkta konuyu ele almaya çalışmaktadır. Bu başlıklar; dinleme öğretimi,
konuşma öğretimi, okuma öğretimi ve yazma öğretimidir. Dil öğretiminde
asıl olan bu dört becerinin geliştirilmesidir. İkinci bir yabancı dil öğrenen
kişiler önce duymalı, sonra konuşmalı, daha sonra da okuma ve yazmayı
öğrenmelidir. Bu sıralama önemlidir, mümkün olduğunca bu sıralamaya
riayet edilmelidir. Yazar, bu konuda, son dönemlerde yapılan
tartışmalardan da örnekler vermektedir. Bu dört temel becerinin sınıf
içerisindeki kullanım sıklığının yabancı dil öğrenenlerin amacına göre
değişeceğinden bahseden yazar, bu görüşün bazı dilbilimciler tarafından
sıklıkla dile getirildiğinden bahsetmektedir. Örneğin turistik amaçlar için dil
öğrenen kişilerde dinleme ve konuşma becerisinin gelişmesi ile akademik
çalışma yapan bir öğretim elamanında okuma ve anlama becerisinin
gelişmesi yapılan işle doğru orantılıdır. Ancak burada şunu da vurgulamak
gereklidir; bir dil becerisinin geliştirilmesi ve ona daha fazla önem verilmesi
demek diğerlerinin hiç öğrenilmemesi veyahut göz ardı edilmesi anlamına
gelmemelidir. Yazara göre yapılması gereken iş yabancı dil derslerinde
öğrencileri iyi tanımak, hangi amaçla okula geldiklerini tespit etmek ve ona
göre bu dört temel becerinin öğretilmesinde yüzdeler belirleyerek ona göre
bir hareket planı gerçekleştirmektir. Örneğin okuma becerisi %40 yazma
becerisi %20, dinleme becerisi %20 ve yazma becerisi %20 gibi. Tabi bu
oranlar öğrenciye, sınıf ortamına ve amaca göre değişkenlikler gösterebilir.
Bu amaçla kitapta söz konusu dört temel becerinin ne olduğu kısaca
anlatıldıktan sonra her temel becerinin nasıl uygulanacağı, uygulamada
196
Artuklu Akademi | Journal of Artuklu Academia 2016/3(2)
nelere dikkat edileceği ve nasıl bir sıra takip edileceği gibi hususlar ayrıntılı
bir şekilde ele alınmaktadır. Mevcut verilere bakıldığında ortaya konan
malumatın yeterli olduğu görülmektedir. (ss. 98-123)
“Yabancı Dil Öğretiminde Ölçme ve Değerlendirme” adlı altıncı
bölümde yazar, üç ana başlıkta konuyu irdelemeye çalışmaktadır. Dünyada
yapılan diğer bütün eğitim etkinliklerinde olduğu gibi yabancı dil öğretimi
neticesinde öğrencilerin istenen hedeflere ulaşıp ulaşamadıklarını tespit
etmek için ölçme ve değerlendirme etkinlikleri yapılmaktadır. Ölçme,
öğrencilerdeki bir niteliğin gözlemlenerek gözlem sonuçlarının sayı ile ifade
edilmesi demektir. Eğitim-öğretim sonucunda öğrencilerdeki öğrenme
düzeyinin belirlenmesi ve bu amaçla yapılan sınavların sayısal verilere
dökülerek açıklanması bir ölçme faaliyetidir. Değerlendirme ise ölçme
sonuçlarını belirli bir kritere göre karşılaştırarak çıkarımlarda bulunmaktır.
Yazara göre değerlendirme işleminin bu özelliğinden dolayı objektif olmaya
çalışmak çok zordur. Eserde yabancı dil öğretiminde ölçme teknikleri yazılı
ve sözlü olmak üzere ikiye ayrılarak ele alınmaktadır. Yazılı ölçme araçları;
çeviri, dikte, kompozisyon, kısa cevaplı ve çoktan seçmeli testler şeklinde
listelenmekte ancak bu başlıklarla ilgili farklı herhangi bir bilgiye yer
verilmemektedir. Aynı şekilde sözlü sınav da isim olarak zikredilmekte,
fakat onunla ilgili de başka bir bilgi bulunmamaktadır. Test hazırlamada
izlenen aşamalar konusunda ise yazar oldukça doyurucu açıklamalar
yapmaktadır. Kitapta değerlendirme konusunda kısa ama öz
açıklamalardan sonra değerlendirme ve test çeşitleriyle ilgili bir tablo
hazırlanmış, bu tabloda tanılayıcı, biçimlendirici ve düzey belirleyici test
çeşitleri ile bunların değerlendirilmesine yönelik başlıkların giriş, süreç ve
çıkış şeklinde birbirleriyle olan bağlantıları gösterilmeye çalışılmıştır.
(ss.124-134)
“Yabancı Dil Öğretim Etkinliklerini Planlama” adlı yedinci bölümde
yazar, üç ana başlık ve bunlara ait alt başlıklarla konuyu açıklamaya
çalışmaktadır. Yazar bu bölümde yabancı dil etkinliklerini planlamada iki
tür plan çeşidine dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki ünitelendirilmiş yıllık
plan, ikincisi ise günlük ders planıdır. Yıllık planlar, ünite planlarının
temelini oluşturdukları için ayrıntılı ve geniş bir şekilde hazırlanmaları
gerekmektedir. Eserde ünitelendirilmiş yıllık planın hazırlanmasında dikkat
edilecek hususlar kısa bir şekilde açıklandıktan sonra bu plan çeşidinin
hazırlanış aşamaları maddeler halinde verilmektedir. Günlük ders planı da
yıllık plan gibi açıklanmış, uygulanması esnasında dikkat edilecek kurallar
sıralanmıştır. Kitapta günlük ders planı anlatılırken İngilizce, Almanca ve
Fransızca dillerine ait uygulama örneklerine yer verilmiştir. Fakat eserde,
kitabın yazılış amaçlarından biri olan Avrupa ülkeleri ile Türki
cumhuriyetlerde, Türkçeyi ikinci yabancı dil olarak öğretmeye çalışan
öğretmenlere yönelik herhangi bir günlük ders planı örneği
bulunmamaktadır. Gelecek baskılarda bu hususun dikkate alınması
kanaatimizce eserin işlevini daha fazla arttıracaktır.
Ümmü Seher GÖKÜŞ
Okutman, Akdeniz Üniversitesi
Yabancı Diller Yüksek Okulu.
197
Ümmü Seher Gökkuş | Kitap Tanıtımı
Yabancı Dil Öğretimi, (Pegem Akademi, 8. Baskı, Ankara, 2014, 196 sayfa)
nelere dikkat edileceği ve nasıl bir sıra takip edileceği gibi hususlar ayrıntılı
bir şekilde ele alınmaktadır. Mevcut verilere bakıldığında ortaya konan
malumatın yeterli olduğu görülmektedir. (ss. 98-123)
“Yabancı Dil Öğretiminde Ölçme ve Değerlendirme” adlı altıncı
bölümde yazar, üç ana başlıkta konuyu irdelemeye çalışmaktadır. Dünyada
yapılan diğer bütün eğitim etkinliklerinde olduğu gibi yabancı dil öğretimi
neticesinde öğrencilerin istenen hedeflere ulaşıp ulaşamadıklarını tespit
etmek için ölçme ve değerlendirme etkinlikleri yapılmaktadır. Ölçme,
öğrencilerdeki bir niteliğin gözlemlenerek gözlem sonuçlarının sayı ile ifade
edilmesi demektir. Eğitim-öğretim sonucunda öğrencilerdeki öğrenme
düzeyinin belirlenmesi ve bu amaçla yapılan sınavların sayısal verilere
dökülerek açıklanması bir ölçme faaliyetidir. Değerlendirme ise ölçme
sonuçlarını belirli bir kritere göre karşılaştırarak çıkarımlarda bulunmaktır.
Yazara göre değerlendirme işleminin bu özelliğinden dolayı objektif olmaya
çalışmak çok zordur. Eserde yabancı dil öğretiminde ölçme teknikleri yazılı
ve sözlü olmak üzere ikiye ayrılarak ele alınmaktadır. Yazılı ölçme araçları;
çeviri, dikte, kompozisyon, kısa cevaplı ve çoktan seçmeli testler şeklinde
listelenmekte ancak bu başlıklarla ilgili farklı herhangi bir bilgiye yer
verilmemektedir. Aynı şekilde sözlü sınav da isim olarak zikredilmekte,
fakat onunla ilgili de başka bir bilgi bulunmamaktadır. Test hazırlamada
izlenen aşamalar konusunda ise yazar oldukça doyurucu açıklamalar
yapmaktadır. Kitapta değerlendirme konusunda kısa ama öz
açıklamalardan sonra değerlendirme ve test çeşitleriyle ilgili bir tablo
hazırlanmış, bu tabloda tanılayıcı, biçimlendirici ve düzey belirleyici test
çeşitleri ile bunların değerlendirilmesine yönelik başlıkların giriş, süreç ve
çıkış şeklinde birbirleriyle olan bağlantıları gösterilmeye çalışılmıştır.
(ss.124-134)
“Yabancı Dil Öğretim Etkinliklerini Planlama” adlı yedinci bölümde
yazar, üç ana başlık ve bunlara ait alt başlıklarla konuyu açıklamaya
çalışmaktadır. Yazar bu bölümde yabancı dil etkinliklerini planlamada iki
tür plan çeşidine dikkat çekmektedir. Bunlardan ilki ünitelendirilmiş yıllık
plan, ikincisi ise günlük ders planıdır. Yıllık planlar, ünite planlarının
temelini oluşturdukları için ayrıntılı ve geniş bir şekilde hazırlanmaları
gerekmektedir. Eserde ünitelendirilmiş yıllık planın hazırlanmasında dikkat
edilecek hususlar kısa bir şekilde açıklandıktan sonra bu plan çeşidinin
hazırlanış aşamaları maddeler halinde verilmektedir. Günlük ders planı da
yıllık plan gibi açıklanmış, uygulanması esnasında dikkat edilecek kurallar
sıralanmıştır. Kitapta günlük ders planı anlatılırken İngilizce, Almanca ve
Fransızca dillerine ait uygulama örneklerine yer verilmiştir. Fakat eserde,
kitabın yazılış amaçlarından biri olan Avrupa ülkeleri ile Türki
cumhuriyetlerde, Türkçeyi ikinci yabancı dil olarak öğretmeye çalışan
öğretmenlere yönelik herhangi bir günlük ders planı örneği
bulunmamaktadır. Gelecek baskılarda bu hususun dikkate alınması
kanaatimizce eserin işlevini daha fazla arttıracaktır.
Ümmü Seher GÖKÜŞ
Okutman, Akdeniz Üniversitesi
Yabancı Diller Yüksek Okulu.
The Armenian Insurrection and the Great War
4/
5
Oleh
Ramazan AL